18 Ekim 2014 Cumartesi

Aynalarda ruhumu seyrediyorum
Bütün mabedlerim yıkık ,dökük
Atom bombası düşmüş şehirlerime
Tüm ışıkları söndürülmüş gecenin
Artık mehtabı aramıyor gözlerim
Unutulmuşum ve birazda avutulmuş
Eskisinden daha karanlık odalar

İki dudağımın arasına sıkışmış sözlerim var
Ahım,eyvahlarım bulaşıcı bir hastalık gibi
Ve ben zamanın kollarında eriyorum
Ruhum,aynalarda yok oluşunu seyrediyor

Kimselere sormuyorum seni,bilmem ki
Rüzgar her daim fısıldıyor yokluğunu
Bu amansız sürgün elbet biter
Bende ne ışık var artık ,ne de fer. . .



                                                                                                Sertan ADALI  
Çekiliyor önümden gölgeler ,
Tanıdık bir yüzün peşinde yürüyor ayaklarım
Elleriyle güneşe uzanan kadınlar görüyorum
Veda eder gibi kelimeler dökülüyor dudaklarından
Sokulduğum bedenler ,dokunduğum gözler
Sitem edercesine yürüyor ardımdan

Suyun azizliğinde gizlidir dökülen yaşlar
Susmak kadar susamakta yanmaktır
Beni bir el yoğurmuş yağmurlar altında
Belki yarım kalan şiirler okurum

Kafeste öten kuşun arzu'su ve secdedeki dua
Boğazımı çatlatan sızı,yüreğimi üşüten çiledeki sır
Ruhumu çepeçevre sarmalayan bir yer var,
Hangi alemin hakikatı bunlar?

Yüreğime yakın olsaydı bir güzel
Nimet içinde nimet sayardım
Şayet saklaya/bilseydi avuçlarında güzelliğini
Dua ustunde duam sayardım

Rüyalarımı saran bu gözler de kimin?
Ayaklarıma kadar uzanan eller kuş tüyü kadar hafif,
Ben hala şairim ,sırtıma vuran bu çığlıklar da kimin? . .


                                                                                                              Sertan ADALI

Ölümü düşünmeli insan,
Hani ömrümüze yoldaş yazgımıza sırdaş olan
Herkes çekip gitmeden ,ayak sesleri kesilmeden
Dönüp arkasına bakmalı insan. . .