21 Ekim 2014 Salı

Ve bilirsin. . .


Şairler ölmez,
Onlar hep ağır yaralıdır.
Kolay değil, sen de bir şairi sevdin.
Adressiz mektup gibi dolaşırım halk arasında.
Ve gün olur bir şiir olur çıkarım karşına.
Sana yazdıklarımı sen okumasan bile,
Elbet çocuğun okur sevdiğine. . .

"Şimdi Yalancı Tebessümlere Gizliyorum Can Kırıklarım"

Belki de hiç görmeyeceğim gözlerini ,
Parmak uçlarınla ellerimin arasından kayıp gidiyorsun
Veda edercesine ya da sevdaya tutuştururcasına
Ne zor şey ardından gidişini seyretmek
Gül yaprağından kayan yağmur tanesi gibi gidiyorsun
Yüreğime dokunan ellerinin sıcaklığını bırakarak
Öylece sessiz kalmak ne zor şey
Şimdi yalancı tebessümlere gizliyorum can kırıklarımı
Hangi bahara umudumu yüklesem kış ağır geliyor düşlerime
Ah bir gülseydin yar! kar yağmazdı her mevsim toprağıma
Her fırtına esmezdi üzerime kırılmazdı dallarım
Meçhul bir sevdanın kuytusunda öylece kalakalmazdım.
Keşke yüreğinde tutabilseydin beni,
Her kapı aralığında aramazdım sesini
Kaybetmezdim kendimi bildiğim yollarda
İplik iplik yağan yağmurlara karışmazdı gözyaşlarım
Keşke yüreğinde tutabilseydin beni,Öyle dağılmazdım yar. . .!

Sen Ol "Kadınım"

Gördüğüm hayalde sen'ol
Kurduğum düş de,
Beklediğim yoldan sen gel
Yanımda ol her özleyiş de. . .

Dilimden anlamaz oldu gözlerime bakanlar
Uykularımı bölüyor şimdi yoluma düşenler
Çaresiz pervaneyim düştüm kendi derdime
Hani nerde gurbeti ölümden acı gösterenler
İçimde ah çektirip ağlatan bir gurbet var
Kimseler anlamaz öz’ümü yakan ateş var
Yıkılmış viraneyim köhnedir benim köşküm
Aklımda kalanı ruhumda sakladığım yüzler var. . . 

Ben kutsallığımı yitirdiğimden, 
içime dün gece kuşku düştğünden 
kutsal bir aşk kitabının sayfalarına yazamadım. 
İçime kuşku düştü
kutsallığım kalmadı, kalmadım. 
Senin de kuşkularını aldım, 
kalmadım ne sana ne bana...
Artamadım dün geceden bu geceye... 
Usul usul öldüm sende, 
senden öldüm, 
kendimi sende öldürdüm.
Kocaman bir ay çiçek tarlası soldu bir gece bütün gün.
Aşkın tapınakları yıkıldı,
hayallerimiz aç kaldı,
renklerimiz soldu
Solduk bir gece bütün gün.
Artamadım dün geceden bu geceye.
Dün gece söylediklerini düşündüm bütün gün.
Sana tutamayacağım sözler vermişim.
Ben kimseyi mutlu edememiş, mutluluğun özürlüsü.
İlişki özürlüsü
Aşkın zalimimi
her aşkta ardımda binlerce ceset.
Sana tutamacağım sözler vermişim
Taşlarımı düşürdüm yere, yüzümü düşürdüm,
seni düşürdüm, aşkı düşürdüm, hayallerimizi düşürdüm.
Suya gömdüm Hazirandan bu yana söylediklerimi.
Seni seve seve suya gömdüm.
Beni zorla senden koparıyorum.
Yoksa beni beklerken eskiyeceksin.
Mutsuzluğun kapısından gireceksin
Kavuşmamış bir aşka öleceksin
Ayrılıklarla eksileceksin
Seni zorla benden koruyorum
Dün gece sabırsızlığını gördüm.
Bu aşkın seni değiştirdiğini gördüm.
Sana ne kadar kötülük ettiğimi gördüm.
O melek gibi halinin bir öfkeye değip bana geri geldiğini gördüm.
Gördüm seni,
sana uzaktan uzağa yetmeyeceğimi gördüm, yetmeyeceğini
gördüm kıskançlıklarlarımdan öfkeler yarattığımı
Kalbinin acısını gördüm, yamalı kalbimi
bu gidişle mutsuzluktan gebereceğini gördüm.
Keder olduğunu benimle,
benimle yapamayacağını gördüm.
Benimle hayal paylaşılmaz
Kalbini seve seve bırakıyorum
Kendimi suya gömüyorum.....

Su gibi değişiyor bakışlar, şaşıyorum...
Adı yok hiçbir şeyin.
Yitirdim güzelliklerimin günlüğünü.
Acımıyorum şimdi kimseye, kendime de.
Gecenin en karanlık ve çekilmez yerine yakıştırdılar beni.
Günlerime durmadan kötü haberler geliyor.
Sırtımdan bıçaklandığımdan; arkama sık sık dönüp bakışım.
Su gibi akıyor yalan gülüşler, bakamıyorum...
Adı yok hiçbir şeyin.
Yok hiçbir şey.
Parantezler hep olacak ömrümüzde.
Keşkeler, pişmanlıklar ve hiçbir özürün kapatamayacağı büyük hatalar.
Yaşadığımız sürece çok sır gizleyeceğiz daha.
Kimselere gösteremeyeceğiz kanayan öfkelerimizi.
Bundan sonra hiç türkü söylemeyeceğim,
şiir yazmayacağım dostluk ve aşk üstüne.
Yüreğim yokmuş,
yüzümü hiçbir fotoğrafa sığdıramamışım.
Dünyayı yakar gibi içiyorum sigaramı. Rakım zehir...
Ellerim yokmuş, ayaklarımı başka bir şehirde unutmuşum.
Yolun yarısında her şeyim olanlara veda ediyorum.
Artık zamansız esen bir rüzgârım.
Hayat kelimelere muhtaç değil.
Bu döngüye sakıncasız uyuyorum. İtiraz hakkım kalmadı artık.
Tüm kötülükleri seyreden çocuklara üzülüyorum.
Sustukları yerde katı bir hüzün saplanıyor göğsüme.
Hayat bana muhtaç değil.
Yanılacak o kadar şey içinde gidip en iyi bildiğime yanılıyorum.
Beni yenilgiye uğratanlar kazanmayı öğrettiklerim.
Bana sonsuz acılar kalsın diye hep en çok sevdiklerimi aldılar elimden.
Beni hep en çok sevdiklerim kırdı.
Karalandığım satırlarda öldüm.
Öldürdüm birisini ölürken.
Tek damla kanı akmadı.
Yalan övgüler kulaklarımı tırmalıyor şimdi.
Gecenin on yerinden on yıldız kaydı, ay küflendi.
Hüzün tadında bir şiiri yırttım yine
Sevdiğim kadınlara türküler söylendi.
Sazımı kırdım.
İnsanı ya anası ya kardeş bildiği vurabilir.
Yalnızlık oldum bu gece.
Kendimi çok sevmişim diye
başkalarını hiç düşünmemişim diye
darağacına gönüllü yürüdüm.
Şiir büyüsünde çekindiğim fotoğraflar yıllar geçmeden sarardı.
Gecenin ortasında sevdiğim kadınların telefonları çaldı.
Kalbim aldattı beni, öldüm.
Öldürdüm birisini ölürken.
Tek damla kanı akmadı. . .

İşte benim kızgınlıklarım!

Herkesin yarıştığı doğal deliliğimi saklamıyorum. Ne yapsam suç sayılmaz artık. Düşüncem öldü, aklım öldü... Ilk kez oyun bozanlık yaptım çok sevdiğim! Üvey bir umutla çalamazdım artık kapını... Çöpçüler kaldırımlardan yakın geçmişi süpürüyorlar. Ben hala en çok annemi özlüyorum. Yağmur ipince yağıyor. Sevinçlerim seni ilk gördüğüm günde kalıyor. Yüreğim ağlıyor. Barikatların ardında sevebildiğim, gülüşü herkesi kıskandıran kadınım! Aşkı ellerinden niye düşürdün?..
Yanlış tefsir edilmiş bir kitaptı ömrüm!.. Etrafımda yalancı peygamberler. Ihanetin başlangıcına yazılıyor bana sunalan. Ama yazgıma yazılana şükür! Şimdi esmer günlerime hüzzam bir hasret karışır. Hiçbir insan anlamaz beni. Ben anlamam kimseyi. Bilinmezin kuyusuna düşüp, çıktım. Arayışlar yenilemez kendini. Hayatımı cebime koydum. Artık hiçbir imge yetmez beni anlatmaya. Hiçliğe merhaba. . .